IŞIKLI PODYUMLAR


25 yıl ne ifade ediyor? İfade demişken sahi ne kadar anlatabiliyoruz kendimizi ya da nasıl anlatıyoruz?

Kendimizi anlatmak için bazen gözlerimizi, bazen kalbimizi bazense dilimizi kullanıyoruz. Aslında hepsi için gerekli olan ilk olarak aklımızı kullanmamız. Tabi zaman içinde modernleşmeye çalışan yaşlı dünyamız, duman, ses ve ilkel sınırlı birkaç iletişim yönteminden kurtularak mektup dediğimiz nostaljik haberleşme mecrasından yararlanmaya başlamış. Yerinde duramayan insanoğlu yeniliklere doyamamış adeta. Telgraf, telefon derken bir de internet çıktı. İşte tam 25 sene önce hayatımıza giren değil, hayatımızı işgal eden bir buluşun temeli. CERN laboratuvarlarında bilgisayar profesörü olarak çalışan Tim Berners-Lee, HTML adındaki işaretleme dilini geliştirerek World Wide Web (Dünya Çapında Ağ) adındaki bilgi paylaşım sistemini kurdu. Şuan ilk kurulan siteyi merak ettiğinizi biliyorum. Siz zahmet etmeden ben şuraya link koyayım.
"http://info.cern.ch"




Hepimizi tek çatı altına toplamayı başaran bu bilgi paylaşım sistemleri sayesinde birbirimize daha kolay ulaşabiliyor, yakınlaşabiliyoruz. Yakınlaşma sanal olarak kalıyor aslında. Birbirimize yakınlaşıyor muyuz, uzaklaşıyor muyuz tartışılır. Birbirimizi arayabildiğimiz, mesaj ve posta atabildiğimiz, anlık görüntü ile görüşebildiğimiz bu platformlar kendi evimizde gibi güvende olduğumuzu hissettiriyor bizlere. Fazla güvenerek ne kadar doğru yapıyoruz düşünmek lazım.

Birbirimizi podyumda hissetmemizi sağlayan birçok sosyal medya mecrası var bildiğiniz üzere. Alışkanlıklarımız, zevklerimiz ve hayatımız ışıklı bir sahnede sergileniyor. Pili veya şarjı hiç bitmeyen ışıklar. Faydasını gözardı etmeden yürüyebilmek en doğrusu.  Televizyondan sonra kültürel yozlaşmayı doruklara çıkaran internet, övünç sahibi olduğumuz toplumsal değerlerimizi, kültürel miraslarımızı, gelenek ve göreneklerimizi bile bize unutturmaya başladı. Elbette eleştiriyi bile bu ortamdan ulaşarak yapmakta bu dijital platformun gücünü ve ulaşılabilirliğini kanıtlar nitelikte. Ünlü bir iletişim kuramcısı olan Marshall Mc Luhan’ın da dediği gibi;
Kitle iletişim araçları sadece ideolojileri taşımakla yetinmemektedir. Çünkü bu araçların bizahiti kendileri ideolojidir.


Toplumsal sorunlar, bireysel problemler derken hislerimizi de kaybetmeye başladığımız şüphesiz bir gerçek. Hızlı tüketilen iyi ya da kötü ne varsa bizi umursamaz yaptığı kaçınılamaz. Bir şeye sevinecek vakit ya da üzülecek vakit olmuyor çünkü bir yenisi, bir başkası derken gündem sürekli değişkenlik gösterebiliyor. Fazla sitemkar gelebilirim fakat takılı kaldığımız bu ağ, herkesi taşıyabilecek kadar güçlü.
Paleolitik dönemde mağaralara çizilen ya da çizilmeye çalışan resimlerle kalıcı iletişimin temellerinin atılmasıyla başlayan iletişimsel gereklilikler, günümüzde fazlasıyla devam edebilmektedir. Biz günümüze dönelim ve size bu satırların ulaşmasına fırsat veren ve ortam sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunarak web’in hayatımıza girişinin 25. Yılının tadını çıkaralım!

Yorumlar